Contenido de sensagent
investigaciones anteriores en el diccionario :
computado en 0.047s
purportedly, supposedly - bilindiği üzere, itiraf etmek gerekirse — admittedly, avowedly, confessedly, true - doğru olarak, doğru şekilde, hemen, tam — aright, correctly, properly, right, rightly - antiblack, anti-Semite, racist - bîtaraf, haklarına dokunmayan, ön yargısız, peşin hükümsüz, tarafsız — even-handed, impartial, neutral, unbiased, unprejudiced - dürüst, hristiyan, Hristiyan dinine ait, merhametli, saygıdeğer — christian - anlaşmazlık çıkaran, ayrılık yaratan, bölen, dağıtan — dissentious, divisive, factious, fractionary - kıymetini bilmeden kabullenmek, öyle olduğunu kabul etmek, varsaymak — assume, daresay, expect, hypothesise, hypothesize, pose, posit, presume, put, suppose, surmise, take for granted - inanmak — believe - kabul etmek, üstlenmek — accept, credence - güvenmek — bank, rely, swear, trust - düşünmek, inanmak, kani olmak, sanmak, zannetmek — believe, conceive, consider, think - ...-imiş gibi görmek, bakmak, düşünmek, görmek, saymak — consider, look on, reckon, regard, see, view - bulmak, düşünmek, görmek, olarak görmek, saymak — deem, feel, find, hold, take for, view as - düşünmek, sanmak, tahmin etmek — calculate, count on, estimate, figure, forecast, reckon - ...den kaynaklandığını düşünmek, ...-e bağlamak, atfetmek, isnat etmek, mal etmek, tarafından yaratıldığını düşünmek — ascribe, assign, attribute, impute - dönmek, tövbe etmek, yeminle vazgeçmek — abandon, abjure, forego, forgo, forswear, recant, relinquish, renounce, resile, retract, waive - ikrar etmek, itiraf etmek, kabul etmek, tanımak — acknowledge, admit, concede, grant, own, recognise, recognize - sanmak — surmise, suspect - boğa gibi, yükselmeye eğilimli — bullish - ayı gibi, düşme eğilimi olan, kaba, piyasayı düşürme eğilimi olan, yontulmamış — bearish - sağ, sağ kanat — right, rightist, right-wing - benimsemek — adopt, espouse, follow - autotelic - reliance, trust - doublethink - doğru karar verme yeteneği, düşünce, fikir, mülahaza, mütalaa, sağduyu — judgement, judgment, mind - hüküm, kanı, yargı — conclusion, decision, determination - düşünce, etki, fikir, izlenim, kanaat, seziş, sezme, tesir — belief, feeling, impression, notion, opinion - inanç, inanış, kanaat — article of faith, conviction, strong belief - emniyet, güven, inanç, itimat — confidence, faith, trust - düşünce, fikir, kanaat, kanı — judgement, judgment, opinion, persuasion, sentiment, thought, view - iman, inanç, itikat — faith, religion, religious belief - genel kanı, kamuoyu — opinion, popular opinion, public opinion, vox populi - kabul — acceptance, belief, credence - baba gibi davranış — paternalism - position, posture, stance - homophobia - yönelim — orientation - bakış açısı, düşünce, görüş, görüş açısı, perspektif — perspective, position, view - bakış açısı, görme duygusuyla ilgili, görüş, görüş/bakış açısı, görüş açısı, optik — optical, point of view, position, stand, standpoint, viewpoint - taraf, yön — aspect, light, side - dünya görüşü — Weltanschauung, worldview, world view - görüş — opinion, view - tahmin — assumption, conjecture, guess, hypothesis, impression, presumption, speculation, supposition, surmisal, surmise, theory, verge - görüş — position, side - Anabaptist - Mennonite - Amish - yahudi olmayan kimse — gentile, goy, non-Jew - Müslüman — Islamite, Moslem, Muslim - eşitlikçi kimse, kölelik karşıtı kimse — abolitionist, emancipationist - anarşist — anarch, anarchist, nihilist, syndicalist - demokrat — democrat, populist - ayrılıkçı, muhalif — contestant, dissenter, dissident, objector, protester - damak titizi, hazcı, hedonist — bon vivant, epicure, epicurean, foodie, gastronome, gourmet, hedonist - putperest, putperest kimse — gentile, heathen, infidel, pagan - genç kalender, hipi — flower child, hippie, hippy, hipster - Huguenot - libertarian - kadın düşmanı — misogynist, woman hater, woman-hater - vatansever — nationalist, patriot - patron, sponsor, supporter - kötümser — doomsayer, pessimist - Roundhead - sadomasochist - ayrılma yanlısı, ayrılıkçı — secessionist - skin, skinhead - kolektivist, ortaklaşacı — collectivist, leftist, left-winger - kadınların oy verme hakkını savunan kadın — suffragette[Domaine]
-