Contenido de sensagent
investigaciones anteriores en el diccionario :
computado en 0.047s
ilişki, temas — contact - desteklemek, teyit etmek — affirm, confirm, corroborate, substantiate, support, sustain - bildirmek, duyurmak, görüşmek, haberleşmek, iletmek — communicate, intercommunicate - açıklamak, anlatmak, bildirmek, duyurmak — communicate, pass, pass along, pass on, put across, put across/over - aracılık etmek, bağlantı/irtibat kurmak, hakemlik/arabuluculuk yapmak, şefaat dilemek — arbitrate, intercede, intermediate, liaise, mediate - anlaşmaya varmak, görüşmek, müzakere etmek, pazarlık yapmak, şartlarını belirlemek — negociate, negotiate, talk terms - ikna etmek — convert, convince, win over - cesaretlendirmek, cesaret vermek, teşvik etmek — encourage - araya girmek, lâfa karışmak — barge in, barge in on, break in, break in on, butt in, chime in, chip in, chisel in, cut in, cut in on, hear out, heckle, interrupt, put in - disdain, freeze off, pooh-pooh, reject, scorn, spurn, turn down - kabul etmek, müsade etmek, razı olmak — accept, consent, go for - çekip almak, çekmek — back away, back out, crawfish, crawfish out, pull back, pull in one's horns, retreat, withdraw - iptal etmek, yürürlükten kaldırmak — abrogate, annul, countermand, lift, overrule, overturn, quash, repeal, rescind, reverse, revoke, vacate - onaylamak, razı olmak — accede, acquiesce, assent - görüşmek, tartışmak — discuss, hash out, talk over - kararlı olmak, ısrarcı olmak, ısrar etmek — insist, take a firm stand - açıklamak, belli etmek, göstermek, işaret etmek, ortaya koymak — attest, certify, demonstrate, evidence, manifest - azarlamak, ihtar etmek, uyarmak — admonish, reprove - cezayla yola getirmek, döverek cezalandırmak — castigate, chasten, chastise, correct, discipline, mortify, objurgate - azarlamak, fırçalamak — brush down, tell off - sitem etmek, suçlamak — blame, reproach, upbraid - update - kaçamaklı konuşmak, kelime oyunu yapmak, lastikli sözcükler kullanmak — beat around the bush, equivocate, palter, prevaricate, tergiversate - bozmak, çarpıtmak, değiştirmek, saptırmak, üzerinde oynama yapmak — distort, falsify, garble, pervert, twist, warp - eleştirmek, kusur bulmak — belittle, disparage, pick at - carp at, cavil at, niggle, nitpick - iftira etmek, karalamak, kötülemek, lekelemek, yermek — asperse, belittle, besmirch, blacken s.o.'s good name, calumniate, cast aspersions on, defame, denigrate, depreciate, disparage, libel, run down, slander, smear, smirch, sully - iftira etmek, kötülemek, yermek — rail, revile, vilify, vituperate - methetmek, övmek, sena etmek, yüceltmek — aggrandise, aggrandize, exalt, extol, glorify, idolize, laud, praise, proclaim - küçük görmek, küçültmek, küçümsemek — belittle, denigrate, derogate, minimize - karşı olmak, kuşkulanmak, şüphe etmek, yalanlamak — impugn - tartışmak, yarışmaya davet etmek — challenge, dispute, gainsay - arzetmek, ileri sürmek, onaya sunmak, önermek, ortaya koymak, teklif etmek — give to consider, give to think about, present, propound, submit - consult - dalkavukluk etmek, pohpohlamak, yaltaklanmak — adulate, incense - dalkavukluk etmek, kıç yalamak — brown-nose, butter up - korumak — defend, fend for, support - başlatmak, öğretmek, takdim etmek, tanıştırmak, tanıtmak — acquaint, introduce, present - tanıştırmak — present - demek, dilemek — bid, wish - birinin arkasından çekiştirmek — backbite, bitch, gossip about - ...-e acımak, ağlamak, için üzülmek — be/feel sorry for, bemoan, be sorry about, be sorry for, bewail, deplore, lament, regret, weep for, weep over - bağırmak, birden bağırmak, haykırmak — call out, cry, cry out, exclaim, outcry, shout - bağırıp çağırmak, gürültü etmek — shout out, vociferate - convolute, pervert, sophisticate, twist, twist around - açıklamak, açıklığa kavuşturmak, aydınlatmak — clarify, clear up, elucidate - ismini söylemek — list, name - aim - ayrıntılarına girmek, ayrıntılarıyla hazırlamak — dilate, elaborate, enlarge, expand, expatiate, exposit, expound, flesh out, lucubrate - aggrandise, aggrandize, blow up, dramatise, dramatize, embellish, embroider, lard, pad - nitelendirmek, tanımlamak — characterise, characterize, qualify - tanımlamak — define - tekrar etmek, tekrarlamak — go over, ingeminate, iterate, reiterate, repeat, restate, retell, run over, say after, say again - dikkatle telaffuz etmek, söylemek — articulate, enunciate, vocalise, vocalize - anlatmak, dile getirmek, ifade etmek, kelimelere dökmek, sözcüklerle ifade etmek — articulate, formulate, give voice, phrase, word - confirm, reassert - doğrulamak, göstermek, ispatlamak, kanıtlamak, kanıt teşkil etmek, tanıklık/şahitlik etmek, tanıklık/şahitlik yapmak — bear witness, evidence, prove, show, testify - kanıt göstermek, örnek vermek — abduce, adduce, advance, cite, put forward - belirtmek, demek, ifade etmek, söylemek, vurgulamak — mention, note, observe, remark - ayrıntılara girmek, ayrıntıları ile belirtmek, ayırmak — particularise, particularize, specialise, specialize, specify - gündeme getirmek — bring up, raise - değinmek, ima etmek — advert, allude, touch - aim, drive, get - ...-diye ekledi, …-diye ekledi — add, append, supply - anlaşılmaz şekilde konuşmak, boş boş konuşmak, çene çalmak, dedikodu yapmak, gevezelik etmek, gürültüyle konuşmak, lak lak etmek, sohbet etmek, yarenlik etmek — blabber, blabber on, chaffer, chat, chatter, chew the fat, chitchat, chit-chat, claver, confab, confabulate, gab, gossip, jabber, jaw, natter, prattle, shoot the breeze, talk, tattle, visit - ifade etmek — express, state - iletmek, kanal açmak — channel, channelise, channelize, transfer, transmit, transport - çağırmak, davet etmek — ask in, invite - invite, receive, take in - çekmek, toplamak — draw - come, come in - anlatmak, söylemek, taşımak — communicate, convey, transmit - vermek — give - girmek — log in, log-in, log on - ilgili olmak, ilişkili olmak — relate - yayma — transmission - haberleşme, iletişim, komünikasyon — communicating, communication - fotoğraf gazeteciliği, resim ağırlıklı gazetecilik — photojournalism - telefon etme, telefon konuşması — call, communication, connection, connexion, line, phone call, telephone call, telephone connection, telephone connexion, telephone conversation - ödemeli telefon — collect call, collect phone call, reverse charge call - radyo — radio, radiocommunication, wireless - televizyon, TV — telecasting, television, TV, video - AM, amplitude modulation - FM, frequency modulation - vücut dili — body language - diyalog — dialog, dialogue, duologue - conference, group discussion - konuşma eylemi — language utterance, linguistic utterance, speech act - ayin, dualar etme — litany - telapati — mind reading, telepathy, thought transference[Domaine]
-